İki aydan fazla süren
uyku sorunu artık bir hastalıktır.

Hayatımızın üçte biri uykuda
geçiyor. Uyku bozuklukları ise sağlığımızı tehdit ediyor,
günlük yaşamımızı ciddi ölçüde etkiliyor. Uykusuz
gecelerle ilgili çok fazla bilgi sahibi değiliz ve Türk
toplumunun yüzde 90'ı uykusuzluk çekiyor.
Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Uyku Laboratuvarı Başkanı Prof.
Dr. Hakan Kaynak, uykusuzlukla ilgili merak edilen
soruları yanıtladı.
Uyku sorunu çok sık karşılaşılan sorun mu?
Toplumun yaklaşık yüzde 90'ı hayatının bir döneminde
uykusuzluk problemiyle karşılaşıyor ve üçte biri haftanın
birkaç gecesini istediği gibi uyuyamadan geçiriyor. Her
100 kişiden en az beşi solunum problemleri nedeniyle
uykusunu alamadan uyanıyor, birçoğu ertesi gün
uyuklamasına engel olamıyor. Toplumun yüzde 40'ı horluyor
ve daha da önemlisi horlamayı normal olarak kabul ediyor.
Çoğumuzu yakından ilgilendiren uyku bozuklukları, günlük
yaşamımızı ve sağlığımızı ciddi ölçüde etkilediği halde
maalesef üzerinde çok az bilgi sahibiyiz. Birçoğumuz
uykusuzluğun, gündüz yeteri kadar yorulmamaktan veya
psikolojik nedenlerden kaynaklandığını düşünür. Aşırı
uyumak veya kolay uyanamamak genellikle bir tembellik
belirtisi olarak kabul edilir veya gündüz aşırı yorulmaya
ve strese bağlanır.
Ne zaman uyku sorunu için doktora gitmeli?
Haftada ikiden fazla olan ve iki aydan uzun süren uyku
sorunları için doktora gidip tedavi görmek gerekir.
Uyku ilaçları çözüm olur mu?
Uyku sorununun nedeni bulunmadan ilaçla önlemi alınamaz.
Alınan uyku ilacı yapay uykudan başka bir işe yaramaz.
Alkol alıp uyumak gibi insanda yorgun bir uyku sürecine
neden olur o kadar.
Hayatımızda ne kadar süreyi uykuda geçiriyoruz?
Hayatımızın yaklaşık üçte birini uykuda geçiriyoruz.
Çevremizde seyrek de olsa çok daha kısa süreli uykuyla
yetinen insanlara rastlarız. Uyku süresinin genetik
etkenlerin etkisiyle kişiden kişiye 4 saat ile 11 saat
arasında değiştiği biliniyor. Genetik olarak belirlenen bu
süreyi belli sınırlar dışında değiştirmek mümkün değil.
Uyku süresi kısaltmak zorunda kalındığında, uyku
yoksunluğunun yol açtığı istenmeyen belirtilerle
karşılaşılır. Genetik geçişin varlığını gösteren en iyi
kanıt; tek yumurta ikizlerinin uyku sürelerinin bütünüyle
aynı oluşudur. Türkiye'de toplumun yüzde 75'inin 7-8 saat
süreyle uyuma alışkanlığına sahip olduğu yapılan
araştırmalarla biliniyor. Ünlü insanlardan bazılarının çok
az uyuduğu basında yer alır. Napolleon ve Churchill gibi
bazı tarihi kişilikler kısa uyku süreleriyle tanınmıştır.
Kısa bir süre uyuduğu halde ertesi gün fonksiyonlarında
değişiklik olmayanların sayısı çok fazla değildir.
Türkiye'de toplumun yalnızca yüzde 10'u 6 saatin altında
uykuyla halatını sürdürebilir. Kısa süreli uykularla
yetinenlerden bahsederken bahsederken hafta içi 6 saat
uyuyup, hafta sonunda uyku sürelerini 8-10 saatte uzatarak
uykularını telâfi edenleri değerlendirme dışında bırakmak
gerekir. Sekiz saatten daha uzun süre uyuyanlara, kısa
süre uyuyanlara oranla biraz daha sık rastlanır, bunların
oranı yüzde 15'e kadar yükseliyor. Uyku süreleri kısa
olanlar ile uzun olanların uykularının yapısı birbirinden
farklıdır. Kısa süreli uykuyla yetinenlerin uykuları, daha
yoğun olarak derinyavaş uyku ve derin uyku döneminden
oluşur. Gece içi uyanıklık sayısı ve 2. evre oranı bu tür
insanlarda azalmıştır. Dolayısıyla kısa süreli, ancak daha
ekli bir uykuları olduğu söylenebilir. Uzun süreli
uykularla yetinenlerse asıl uyku olarak adlandıran derin
yavaş uyku ve derin uyku dönemlerini uyku süresi kısa
olanlar kadar uyuyup, onlardan farklı olarak uykunun derin
olmayan evrelerini daha uzun uyurlar. Gece içinde
özellikle de sabaha karşı sık sık uyanıp yeniden uykuya
dalarlar.
Uyku süresini kısaltmak mümkün müdür?
Uyku süresi uzun fakat çalışmak için daha çok zamana
ihtiyacı olanlar genellikle uyku sürelerini kısaltmak
isteği duyarlar. Ancak uyku süresini belli bir oranın
ötesinde kısaltmak mümkün değildir. Üniversite öğrencileri
arasında yapılan bir çalışmada; uyku süresinin kısa bir
zaman diliminde kısaltılması mümkün olmadığı, deneklerde
ertesi gün yorgunluk, halsizlik, konsantrasyon güçlüğü ve
hafıza bozukluğu gibi şikayetler saptandı. Deneye
katılanlar uygunsuz zamanlarda uyku ihtiyaçlarına yenilip,
uyuyakaldılar. Ancak başka bir çalışma uyku süresinin uzun
bir zaman dilimi içinde 1-2 saati aşmamak şartıyla
azaltılmasının mümkün olduğunu ve bu azaltmanın deneklerin
performansında bozukluğa yol açmadığını gösterdi. Bu
çalışmanın yalnızca genç deneklerle yapılmış olduğu
unutulmamalı. Çocuk ve yaşlılarda uyku süresi
kısaltıldığında daha değişik belirtilerle karşılaşılır.
Çocuğun uyku süresi ne olmalı?
Yenidoğan ilk üç aylık dönemde günün yaklaşık 16-18
saatini uykuda geçirir. Bebekler, gece ve gündüz eşit
sayıda olmak üzere, birçok kez uyanır, tekrar uyurlar.
Okul öncesi dönemde ise uyku, erişkin dönemdeki gibi çocuk
gün içinde sadece bir kez öğleden sonra uyur. Sonra da iş
hayatının getirdiği zorunluluklarla 24 saatte bir kez
uyunan gece uykusuna dönüşür. |